7 Soruda Ramazan – Muhammed Tayyip Elçi – Vaiz

Tayyip Elçi 2024-02-05

7 Soruda Ramazan – Muhammed Tayyip Elçi – Vaiz

1- ‘Ramazan’ denilince ne hissediyorsunuz?

Ramazan denince bana yeni bir yıla başlamak gibi bir his oluşturuyor. Başkası için ocak ayı ne ifade ediyorsa bana Ramazan ayı onu ifade ediyor. Yeni bir yıl, yeni bir sezonun başlangıcı gibi bir hisse kapılıyorum. Dolayısıyla öncesinde tatlı bir telaş ve Ramazana hazırlık hareketliliği kendini hissettiriyor. Adeta zorlu bir sefere çıkacakmış gibi ruhî ve psikolojik olarak bir dinginlik, heyecan ve toparlanma haleti peyda oluyor bende.

Ramazanı bir arınma, öze dönme, silkelenme, ahdi tazeleme, tefekküre dalma, Rabbiyle baş başa kalma ve yeniden istikamete dönmeye bir fırsat ve başlangıç olarak görüyorum. Manevî hastalıklara duçar olmuş birinin tedavi olup bayramda taburcu olması gibi… Çilehaneye girip inzivaya çekilmiş bir derviş gibi… İtikaf ibadetinin özellikle Ramazan’da emredilmiş ve uygulanmış olması bu hikmete binaen olmalıdır diye düşünüyorum.

Ramazan’ı bir eğitim süreci olarak görüyorum. Her türlü kötü huy ve ahlaktan kurtaran (taxliye) ve her türlü güzel huy ve ahlakla (tahliye) bezenmeyi sağlayan bir eğitim… Bayramı da eğitimini başarıyla bitirmenin sevinci ve kutlaması olarak görüyorum.

Ramazan’ı bereket, ikram, ihsan, merhamet, cömertlik vb. güzel hasletlerin zirve yaptığı bir zaman dilimi diye hissediyorum. Fitrenin bu ayda emredilmiş olması ve Allah Resulü’nün bu ayda her zamanınkinden daha cömert olması da bu sırra matuf olmalıdır.

2- Çocukluğunuzun Ramazanları nasıldı?

Ben Diyarbakır’ın Beybulak köyünde doğdum. Çocukluğumda, 14 yaşıma varana kadar, köyde elektrik yoktu. Ramazan yaz aylarına denk geliyordu. Uzun ve sıcak günler bize dayanılmaz oluyordu. Tabi sahurun sevincine ortak olup oruç tutamadığımız için üzülürdük ama büyüklerimiz bizi: sen öyleye kadar tut, ondan sonra ye. Bir sonraki gün de aynısını yapınca melekler iki yarım gününüzü birbirine ekler bir gün sayarlar, diye teselli ederlerdi. İftar vakti ayranlar gün boyu sıcak olduğu için adeta içilemezdi. Yarım tas ayrana kuyudan yeni çekilen serin suyu ekleyip biraz olsun serinletmeye çalışırlardı. Biraz daha büyüyüp tam gün tutmaya başlayınca öğleden sonraları sıcaktan bunalırdık. Büyüklerimiz ibrikle serin suyu, eğdiğimiz başımıza dökerler, biraz daha tahammül etmemize yardım ederlerdi.

3- Hatırladığınız bir Ramazan anısını paylaşır mısınız?

Özel bir anı hatırlamıyorum.

4- İlk orucunuzu anlatır mısınız?

Yukarıda 2. sorunun cevabında yer aldığı gibi…

5- Sahur ve iftar bize ne tür mesajlar verir?

Sahur seheri anımsatır ve sehere kalkmaya alıştırır. Midemizi doldurmak ve bedenimizi doyurmak için sahura kalktığımız gibi seher vakitlerinde kalkıp teheccüt, zikir, evrad ve istiğfar ile ruhumuzu doyurmak, Rabbimizin huzurunda kıyam, ruku ve secdede bulunmaya alışmalıyız. Zarf olan beden için sahura kalkılıyorken mazruf olan ruh ve gönül için seherde kalkmamak gafletten başka bir şey değildir.

İftara yakın vakitlerde gözümüzün yeme-içmede olduğu halde bunu yiyemeyip içememiz; canı çektiği halde istediğini alamayan, yiyemeyen fakirin halini hatırlatmalıdır. Ezanla birlikte iftarı açmanın sevincini yaşarken bu sevinci onlara da yaşatmaya azmetmeli ve onlarla dayanışmayı ve imkanını paylaşmayı karakter haline getirmeliyiz.

6- Ramazan ve Kur’an nasıl bir ikilidir?

Ramazan ve Kadir gecesinin değeri Kur’an’ın bu ayda ve bu gecede inmesindendir. Bir ayette de ifade edildiği gibi ilahî vahiy bir ruhtur temas ettiği her şeye hayat verir, değer katar. Bu vahiy Kadir gecesinde indi, onu bin aydan hayırlı kıldı. Ramazan’da indi onu on bir ayın sultanı kıldı. Hira’da, Mekke’de nazil oldu onları mukaddes mekanlar yaptı. Yesrip’te nazil oldu onu Medine yaptı. Sahifelere yazıldı onu Mushaf yaptı. Bir beşere nazil oldu O’nu en yüce insan yaptı. Onu öğretenler en hayırlı öğretmen, onu öğrenenler en hayırlı talebe sayıldı… Bunları uzatabiliriz.

Demek ki ilahî vahiy/Kur’an neye temas ediyorsa ona hayat verir, ona değer katar, onu mukaddes kılar. Binaen aleyh Kur’an’ın muhatabı olan insan da Kur’an’la hemhal olduğu miktarda değerli olur.

Kur’an’a dayanan inanç, sapasağlam olur. Kur’an’a dayanan ahlak en güzel ahlak olur. Kur’an’a dayanan iktisat bereketli olur. Kur’an’a dayanan aile mutlu olur. Kur’an’a dayanan sosyal hayat ve beşeri ilişkiler asr-ı saadet olur. Kur’an’a dayanan hukuk ve siyaset adalet olur. Kur’an’ın hakim olduğu çağlar saadet devri, olmadığı dönemler cahiliye devri olur.

Tersinden baktığımızda da; Kur’an nurundan mahrum ve kopuk olan herkes ve her şey de bereketsiz, meymenetsiz ve karanlık olur.

Dolayısıyla Kur’an ayı olan Ramazan ayı Kur’an’a dönüş için başlangıç olmalı. Zihinler ve fikirler Kur’an’la aydınlanmalı. Gönüller Kur’an’la nurlanmalı. Ahlaklar Kur’an ahlakıyla güzelleşmeli. Aile ve içtimai hayat Kur’an’la saadete ermeli. Ekonomi Kur’an ahkamıyla bereketlenmeli. Siyaset Kur’an’la hakk ve adalete ermeli… Kısacası ilahi vahiy hayata nizam yapılmalı… Ve ramazanlar bu düşüncelerle yaşanmalı ve bu hedeflere ermek için de bir başlangıç ve dönüm noktası olarak kabullenmeli.

7- Şükür ve sabır bağlamında Ramazan için neler demek istersiniz?

Müminin imtihanı iki kavramla ifade edilebilir; şükür ve sabır. Zira Allah insanı ya şükrünü eda eder mi diye nimeti vermekle ve/ya sabreder mi diye verdiği nimeti almakla imtihan eder. Şuurlu mümin bu bilinçle davranır, Allah verince şükreder, alınca da sabreder. Her iki durumda da karlı çıkar ve imtihanı kazanır. İşte ramazan her iki vaziyeti birlikte yaşadığımız bir mübarek zaman dilimidir. Yani şükürle sabrı beraber yaşıyoruz.

Sabahtan akşama kadar orucu bozan yeme, içme ve şehevani duygulara karşı metanet göstererek sabrediyor fıkhî manada orucumuzu tutuyoruz. Diğer taraftan yalan, gıybet vb. yanlış söz davranışlardan da kendimizi koruyarak manevi olarak orucumuzu muhafaza ediyoruz. Yani sadece midemize değil bütün bir benliğimize oruç tutturarak bir ay boyunca şeytana ve nefsimize karşı direniş göstererek “hayır” demek suretiyle sabrı en güzel şekilde yaşıyoruz.

Aynı zamanda fakirin, miskinin, yetimin, dulun, çaresizin vs. halini anlıyoruz. Zekatla, fitreyle, sadakayla, infakla onlara yardım ediyoruz. Onlara derman oluyor, dayanışmanın en güzel manzaralarını ortaya koyuyoruz. Böylece Rabbimizin bize bahşettiği sağlık başta olmak üzere tüm nimetlerin şükrünü yerine getirmeye çalışıyoruz.

Bu şekilde imtihanın iki versiyonu olan sabır ve şükür ibadetlerini aynı zaman diliminde eda ederek çifte kârla kazançlı çıkmanın neticesinde “bayram” ediyoruz.

Anahtar Kelimeler :

Paylaş


Yorum Sayısı : 0